21 Temmuz 2013 Pazar

kırmızı şarabı elinde çürütüyor yine, 
öylece bir yaz gecesi. 
sorgularken; cevapların hoyratlığıyla savrulduğu sandalyesine çökük.
cümleler bitmiyor,
şarap kıpkırmızı.
ellerini götürseydi belki, çamura bulanacaktı her şey.

damlalar bulaşıyor o bembeyaz mermerlere.
yıllık şarap gidiyor.
o bile akışına bırakmışken ne gerek vardı soru işaretlerine?
ifadeler bile anlatıyorken gerçeği.

ben buradayım diyordu,
çığlıklarcasına yankılanırken.

farklı kitaplardan, farklı alıntılar üzerine kurulmuş bir hayat misali.
duymak istedikleriyle inşaa ettiği lego ev
tek bir harekete bakıyordu oysa.

serin bir yaz gecesi. 
şişeler dimdik. 
gün aydınlığa çalıyor. 
şarap çok boş.

7 Temmuz 2013 Pazar

Kural

Ne büyük şeydi farkındalık. İnsanı hatasından çeviren, ihtimali engelleyen. 
Şimdi buruşuk bir kağıt parçası kadar değersiz, karalanmış.
Cümlenin sonundaki üç noktaydı ilk zamanlar, sessiz fakat derindi.

Hiçbir şey değişmeyecek değildi, durağan şeyler zaten cansızdı hep.

Avuç içlerim kanıyor. 
Vücudumu istila eden karıncalanmalar. Bükülüyor ruhum, -sana duyduğum saygıdan değil.-
Günü karşılamak klişe, bugünse edebi

Dudaklarım titriyor, yanlış kelimeler itecek sana.
Korkuyorum. 
Dün rüyaydı oysa, umut paramparça.

Dizilmiyor cümleler, sen sağır, sen kör.

Avuç içlerim acıyor.
Sahip olduklarımız vardı. Onlar bizim ve özgündü ya hani.
Git diye çağırmadım ben seni,
Birleşik bir sözcüktük biz seninle, 
Hani kurala uyacaktık?