Şimdi buruşuk bir kağıt parçası kadar değersiz, karalanmış.
Cümlenin sonundaki üç noktaydı ilk zamanlar, sessiz fakat derindi.
Hiçbir şey değişmeyecek değildi, durağan şeyler zaten cansızdı hep.
Avuç içlerim kanıyor.
Vücudumu istila eden karıncalanmalar. Bükülüyor ruhum, -sana duyduğum saygıdan değil.-
Günü karşılamak klişe, bugünse edebi
Dudaklarım titriyor, yanlış kelimeler itecek sana.
Korkuyorum.
Dün rüyaydı oysa, umut paramparça.
Dizilmiyor cümleler, sen sağır, sen kör.
Avuç içlerim acıyor.
Sahip olduklarımız vardı. Onlar bizim ve özgündü ya hani.
Git diye çağırmadım ben seni,
Birleşik bir sözcüktük biz seninle,
Hani kurala uyacaktık?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder